Alanya Shipyard and Tophane Alanya Tersanesi ve Tophane ( EN-TR)

EN

Hello My Traveler Friends,

Two or three weeks ago, I arranged a short trip program to Alanya district of Antalya. Located on the northern slope of the Taurus Mountains, which extend parallel to the Mediterranean coast, Alanya offers unique beauties to those who come to the region with its sparkling blue sea. Such a beautiful holiday destination needs to be protected very well. For this reason, offshore shipyards and armory ports were created to protect the region from both land and sea. Today I will try to show you the formations and visual beauties of these ports.

Home to many civilizations, Alanya's Castle and the surrounding Tophane neighborhood stand out as perhaps one of the most visited spots in the town. Especially the residents of Tophane neighborhood, located within Alanya Castle, live happily in houses with sea views, away from everyone, seeing the traces of history among the greenery. You can reach this shipyard, which you can easily reach by Alanya's city buses, by walking along the seashore from the city walls in front of Kızılkule.

Alanya Shipyard gives the impression of a port where more ships can be built. In this shipyard, which was used as a winter accommodation for ships in the past, the tools showing how all kinds of sails and ship equipment were made and which tools were used in making them were tried to be shown here. You can reach the shipyard on foot, using the narrow spotted stone stairs on the edge of the old stone wall rising in front of the beach. You can also see the shipyard by passing through the high gates made of two high arched stones next to the beach. The sea views visible through the old stones at the crossing points create a unique beauty.

Before entering the shipyard, the architecture and beauty of the cut stones made at regular intervals on the edges of the long and wide wall, reminiscent of the castle wall made of old stones, are immediately striking. These places were probably used for surveillance. Even the presence of cannon bombs made of black iron in front of the stones looks enormous. There are arched stone doors passing under these long stones, which are made of the stones of Alanya Castle. You can also descend to the sea through these gates. For walking, we can easily travel on long, wide paths made of wood.

A fee is required to enter the actual shipyard. The entrance fee per person is 60 Turkish Liras at the box office in front of the shipyard. With this money you can only visit the inside of the Shipyard. If you are going to buy a wristband for Kızılkule and Tersane, you need to pay 100 TL. They also set the Kombi ticket price for Damlataş Cave, Kızılkule and Shipyard as 140 Turkish Liras. We enter the shipyard where the Museum Card is not valid. Right next to the toll booth, it is shown how the ram's head used to be used to break and break the castle walls by hitting them or to destroy the walls. In the explanations, we also learn that it is a technique widely used in medieval war technology.

At the entrance gate of the shipyard, we see that there is an embossed inscription consisting of 5 lines, including the coat of arms and badges made in the name of Sultan Keykubad. The shipyard was built by the Seljuk Sultan Alaaddin Keykubat in 1277. It was built of cut stone and brick. The structure, consisting of five ton-covered sections, is approximately 57 meters long and 40 meters deep. After reading this informational article at the entrance, we pass through the section with old building stones and arched passages above the sea. We see that there are spaces and rooms large enough for ships and sails to enter. Some parts are flooded and the waves crashing against the stones make some eerie sounds. We pass through the arched building stones and see the rooms and the deep blue sea in front of us. Here, too, they built long wooden walking paths between the arches for walking.

Inside the shipyard, there are materials used in shipbuilding in each of the separate rooms made of old temple stones. The materials in these rooms are written on them. In the rooms where boat construction and repair were carried out, they tried to create a museum appearance where they tried to give all kinds of information about maritime and ships. I can say that the most striking ones are the wooden pieces that form the skeleton of the ship. The naked state of the boat resembles a fish with only its bones and head remaining.

Below you see a huge ship made of tree slats, the skeleton of which has just been formed. I likened this ship to the body of a large shark. 🙂

In these pictures, there are boats that have been completed, painted and ready for use.

While walking around the shipyard, the view of the yacht ships floating on the sea looks very beautiful. You can also see the sea from the iron-barred windows of some rooms.

Finally, after leaving the shipyard, let's see what the rooms we visited and the five-arched cut stone structures look like from the seaside and in front of the castle. I would also like to leave you with the views of the harbor that surrounds the shipyard and the clear blue sea.

I tried to share with you all the details of the Alanya Shipyard and Tophane trip. I enjoyed this trip very much. I hope you enjoyed what I wrote and the beautiful views I tried to show you. Hope to see you again, love to all of you...🤗🌸

TR

Merhabalar Gezginci Dostlarım,

Bundan iki üç hafta önce Antalya'nın Alanya ilçesine kısa bir gezi programı ayarlamıştım. Akdeniz kıyılarına paralel olarak uzanan Torosları, kuzey yamacına alan Alanya, parıldayan masmavi deniziyle, bölgeye gelenlere, eşsiz güzellikler sağlıyor. Böylesi güzel bir tatil yöresinin de, çok iyi korunması gerekiyor. Bunun için bölgeyi hem karadan hem de denizden korumak için deniz üstü tersanesi ve tophane limanları oluşturulmuş. Bugün sizlere bu limanların oluşumlarını ve görsel güzelliklerini göstermeye çalışacağım.

Bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Alanya'nın, Kalesi ve etrafındaki Tophane mahallesi beldenin belki de en çok ziyaret edilen noktalarında biri olarak göze çarpıyor. Özellikle Alanya Kalesi içinde yer alan Tophane mahalle sakinleri, herkesten uzak, yeşilliklerin arasında tarihin izlerini görerek deniz manzaralı evlerde, mutluluk içinde yaşıyorlar. Alanya'nın şehir içi otobüsleriyle rahatlıkla gelebileceğiniz bu tersaneye, Kızılkule'nin önündeki sur duvarlarından deniz kıyısı boyunca yürüyerek gelebilirsiniz.

Alanya Tersanesi, daha çok gemilerin yapılmasına olanak sağlanan bir liman görüntüsü veriyor. Eskiden gemilerin kışlık konaklama yeri olarak da kullandıkları bu tersanede, her türlü yelken ve gemi donanımlarının nasıl yapıldığını ve yapılırken hangi araçların kullanıldığını gösteren aletler, burada gösterilmeye çalışılmış. Tersaneye, plajın önünde yükselen eski taş duvarının kenarındaki dar benekli taşlarda merdivenleri de kullanılarak yürüyerek gidiliyor. Birde plajın yanında iki yüksek kemerli taştan oluşan yüksek kapılardan geçerek de tersaneyi görebilirsiniz. Geçiş noktalarındaki, eski taşların arasından görünen deniz manzaraları eşsiz bir güzellik yaratıyor.

Tersanenin içine girmeden önce, eski taşlardan yapılmış kale duvarını anımsatan uzun geniş duvarın kenarlarında yer alan sıralı aralıklarla yapılmış kesme taşların mimarisi ve güzelliği de hemen göze çarpıyor. Muhtemelen buralar gözetleme yapmak için kullanılıyordu. Taşların önündeki siyah demirden yapılan top bombalarının varlığı bile muazzam görünüyor. Alanya Kalesi'nin taşlarından yapılmış olan bu uzun taşların altından geçen kemerli taş kapılar var. Bu kapılardan denize de iniş yapılıyor. Yürüyüş için ahşaptan yapılan uzun geniş yollarda rahat gezebiliyoruz.

Asıl tersaneye girebilmek için, ücret talep ediliyor. Tersanenin önündeki gişede, kişi başı giriş ücretini, 60 Türk Lirasıdır. Bu parayla sadece Tersanenin içini gezebiliyorsunuz. Eğer Kızılkule ve Tersane için bilek alacaksanız, 100 TL ödemeniz gerekiyor. Bir de Damlataş Mağarası, Kızılkule ve Tersanesi için Kombi bilet parasını da 140 Türk Lirası olarak belirlemişler. Müze Kartın geçerli olmadığı tersaneye giriş yapıyoruz. Gişenin hemen yanında, eskiden kale duvarlarını vurarak kırmaya ve aralamaya ya da duvar yıkmaya yarayan koç başının nasıl olduğu gösteriliyor. Açıklamalarda, orta çağ savaş teknolojisinde çokça kullanılan bir teknik olduğunu da öğreniyoruz.

Tersanenin giriş kapısında, Sultan Keykubad adına yapılan arma ve rozetlerin de yer aldığı 5 satırdan oluşan kabartmalı bir kitabenin olduğunu görüyoruz. Tersane, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1277 yılında yaptırılmış. Kesme taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Beş adet tonuz örtülü bölümden oluşan yapı, yaklaşık 57 metre uzunluğunda ve 40 metre derinliğindedir. Girişteki bu bilgilendirme yazısını okuduktan sonra, denizin üstündeki eski yapı taşların ve kemerli geçişlerin olduğu bölümden geçiyoruz. Gemilerin ve yelkenlerin girebilecekleri kadar boşluklar ve odaların olduğunu görüyoruz. Bazı bölümler sular altında kalmış ve taşlara çarpan dalgalar biraz ürkütücü sesler çıkarıyor. Kemerli yapı taşların arasından geçerek odaları ve karşımızda duran masmavi denizi görüyoruz. Burada da yürüyüş için kemer aralarına ahşaptan uzun yürüyüş yolları yapmışlar.

Tersanenin içinde eski tapı taşlarından yapılmış, ayrı ayrı odalarının her birinde, gemi yapımında kullanılan malzemeler yer alıyor. Bu odalarda yer alan malzemelerin ne oldukları üzerlerinde yazıyor. Tekne yapımı ve onarımın yapıldığı odalarda, denizcilik ve gemi konusunda her türlü bilgiyi vermeye çalıştıkları bir müze görünümü sağlamaya çalışmışlar. İçlerinde en dikkat çekici olanları, Geminin iskeletini oluşturan ahşap parçalar olduğunu söyleyebilirim. Teknenin çıplak hali tıpkı, sadece kılçığı ve kafası kalan balığı andırıyor.

Aşağıda henüz iskeleti oluşturulmuş ağaç çıtalarından yapılmış koca bir gemiyi görüyorsunuz. Ben bu gemiyi büyük bir köpek balığının vücuduna benzettim. 🙂

Bu resimlerde de yapımı tamamlanmış, boyanmış kullanıma hazır hala getirilmiş tekneler var.

Tersanenin içinde gezerken, denizin üstünde gezen yat gemilerinin manzarası çok güzel görünüyor. Bazı odaların demir parmaklı pencerelerinden de denizi görebiliyorsunuz.

Son olarak, tersaneden çıktıktan sonra deniz kenarından ve kalenin önünden bu gezdiğimiz odaların ve beş gözden oluşan kemerli kesme taştan yapılan yapıların nasıl göründüğüne bakalım. Ayrıca tersaneyi kıskaca almış gibi çevreleyen limanın ve tertemiz görünen mavi denizin manzaralarıyla sizi baş başa bırakmak istiyorum.

Alanya Tersane ve Tophane gezisinin tüm ayrıntılarını sizlerle paylaşmaya çalıştım. Ben bu gezimden büyük keyif aldım. Umarım sizlerde benim bu yazdıklarımdan ve sizlere göstermeye çalıştığım güzel manzaralardan keyif almışsınızdır. Tekrar görüşmek dileğiyle, hepinize sevgiler...🤗🌸